SİVAS

ÇİFTE MİNARELİ MEDRESE
TİLKİHÜYÜK KÖYÜ
SIZIR ŞELALESİ
MEHRALİ BEY KONAĞI

MİNİK KANGAL
SİVASLI
Marmaris, Bodrum, Çeşme, Didimde
Varsın yurt dışında, yurt içinde de
Antalya, Alanya, Kaş, Fethiye’de
Sıcak denizlere de inmişsin Sivaslı
İstanbul senin, Ankara’ya ortaksın
İzmir’de, Aydın’da, Muğla’da efesin
Akdenizde yörüksün, çadır kurarsın
Kaç milyonsun sayamadım Sivaslı
Herkesle paylaşırsın ekmeğin, aşın
Türkü, türkü kokar toprağın taşın
Ozanlık serinde, hep sevdalı başın
Burcu, burcu vatan kokar Sivaslı
Muhsin oldun, atıldın karlı dağlara
Mehralisin düştün, Yemende çöllere
Sitem ettin, dostun attığı güllere
Zalime korku, mazluma umut Sivaslı
Dal turşusunu, sıcak katmerini
Bana da getirmezsen tanımam seni
Yiyen bilir, Ahmet Ustanın köftesini
Çerkezin kahvesinde buluşalım Sivaslı
Karataş, bil kendini, inkar etme aslını
Boşuna yiğido koymamışlar ismini
Gardaşşş deyişinden tanırım seni
İyisiyle, kötüsüyle bizimsin Sivaslı
Yusuf KARATAŞ
17.12.2018
Gardaş Sen Sivas’ın Neresindensin ?
Dur Gardaş! Bir selam ver geç dostuna,
Yabancı degilsin,bizim eldensin,
Endamın gururun bize benziyor.
Yiğidin harman olduğu yerdensin!
SiVaS’lısın gardaş tanıdım seni,
Nerdensin söyle gardaş ilçeni,
Bilirim ben SiVaSım’dan göçeni,
Gardaş, sen SiVaS’ın neresindensin?
Demirim,çeliğim sana emanet,
Yiğitlik var sende etmezsin minnet,
Çalışkan, hatırnas,hem dost hemde mert,
Gardaş, sen DİVRİĞİ’nin neresindensin?
Gökpınar’ın berrak suyundan mısın,
Selçuk’ların asil soyundan mısın,
Yoksa üç beldenin birinden misin,
Gardaş, sen GÜRÜN’ün neresindensin?
Nam’ın duyurmuşsun dünya alemde,
Balıklı çermiğin tıbbın dilinde,
Karabaş gür sesli yayla yolunda,
Gardaş, sen KANGAL’ın neresindensin?
Kösedağ kanat gerer üstüne,
Yiğit gardaş mert davranın dostuna,
Sahip çıkan hemşerine nesline,
Gardaş, sen SUŞEHRİ’nin neresindensin?
Kösedağ yaylasının zirvesinden mi,
Tödürge gölü’nün çevresinden mi,
Kızılırmağımın çehresinden mi,
Gardaş, sen ZARA’nın neresindensin?
Asil soylu güzel huylu hemşerim,
Büyükgöl’den su içmişe benziyor,
SiVaS’ıma gönül verin yürekten,
Gardaş, sen HAFİK’in neresindensin?
Kelkit vadisinin güzel yerinden,
Sessiz durup yükselirsin yerinden,
Kösedağ’ın yiğit bekçilerinden ,
Gardaş, sen KOYULHİSAR’ın neresindensin?
Gönül gözüyle dünyayı gören,
İnsanlığa örnek olan yön veren,
AŞIK VEYSEL’imin doğduğu yerden,
Gardaş, sen ŞARKIŞLA’nın neresindensin?
PİR SULTAN ABDAL’ımın BaNaZ’ından mı,
Acılar dolu Ayvaz’ından mı,
Kabayel’inden mi, Poyraz’ından mı,
Gardaş, sen YILDIZELİ’nin neresindensin?
Gür sesiyle yükseklerden haykıran,
Ssrılırsın SiVaS’ına doğrudan,
İşsizlikten göçtün sende yurdundan,
Gardaş, sen İMRANLI’nın neresindensin?
Hoş geldin hemşerim dost kervanına,
Suşehri, Zara’yı aldın yanına,
Gardaş Sen Sivas’ın Neresindensin ?
Göğsüm kabarıyor güzel adına,
Gardaş, AKINCILAR’ın neresindensin?
Yeni girdin ilçe olup araya,
El attık senide kattık halaya,
Sende çıkan Kösedağ’a yaylaya,
Gardaş, sen Gölova’nın neresindensin?
İçtiniz mi gardaş Tecer suyundan,
Karabaş koyunun Kangal soyundan,
Merkezine yakın çevre köyünden,
Gardaş, sen ULAŞ’ın neresindensin?
Ata sporumu yaşatan sensin,
Kıspet giyip perdah atanım sensin,
Can hemşerimizsin sende bizdensin,
Gardaş, sen DOĞANŞAR’ın neresindensin?
Uzun yayla siper olmuş bağrına,
Şiirler yazılmış senin uğruna,
Hoş gelmişsin sende dost kervanına,
Gardaş, sen ALTINYAYLA’nın neresindensin?
Söylenmeyen son ilçesin,
Gönüllerde taht kuran gülsün çiçeksin,
Seni sevenleri candan seversin,
Gardaş, sen GEMEREK’in neresindensin?
YİĞİTler diyarı ASLAN ilinden,
Dostların soyundan AŞIK dilinden,
Badelerle dolu PİR’ler ilinden,
GARDAŞ, sen SiVaS’ın NERESİNDENSİN?
İHSAN AKPINAR
Öyle özledim ki Sivas'ım seni
Raflarda dizili kalaylı tası
Baldan tatlı idi undan helvası
Kaymaklı yoğurdun o çalkaması
Öyle özledim ki Sivas’ım seni
Topraktan tandırdır bizdeki fırın
Tandıra gömmeyi sokunca bakın
Çoban kaval çalar belinde çıkın
Öyle özledim ki Sivas’ım seni
Ekinler biçilip öbek olunca
Yollarda buğdayı taşır karınca
Senede bir kere gidersem anca
Öyle özledim ki Sivas’ım seni
Kaygana, Omaç’la dürüm dürmeyi
Sobada kurutup, yufka yemeyi
İnsanlara emmi dayı demeyi
Öyle özledim ki Sivas’ım seni
Ayranlı dövmeyi bulgur aşını
Kekik kokusunu kara taşını
Çiçekli baharı birde kışını
Öyle özledim ki Sivas’ım seni
Halıya dökülen bin bir nakışın
İçten içten bakar kızlar bakışın
Pınarların şırıl şırıl akışın
Öyle özledim ki Sivas’ım seni
Güz gelince koça kına yakılır
Bir göz taşı bir de elma takılır
Sevinçten üç beş el silah atılır
Öyle özledim ki Sivas’ım seni
Sabah uykusunda gözüm silerdim
Kösüre taşında bıçak bilerdim
Eşekten düşene müthiş gülerdim
Öyle özledim ki Sivas’ım seni
Mesesin ucunda demir haseyi
Para yürüttüğüm kara keseyi
Hatta o gaz kokan lamba şişeyi
Öyle özledim ki Sivas’ım seni
Kalburu sarad’ı yaba, dirgeni
Yeşil çayırını kara herkini
Nisanda fışkıran kenger sürgünü
Öyle özledim ki Sivas’ım seni
Tırpanı bileyip çayır biçerdim
Eğilip gözden suyum içerdim
Dereyi boylayıp seli geçerdim
Öyle özledim ki Sivas’ım seni
Karasinek yapışırdı yüzüme
Körebe de bezi bağlar gözüme
Arkadaş sohbeti tatlı sözüme
Öyle özledim ki Sivas’ım seni
Tan yeri sökerken horoz ötüşün
Yün eğiren kızın kirmen tutuşun
Kınalı gelinin çalım satışın
Öyle özledim ki Sivas’ım seni
Özlüyorum yünden çorap giymeyi
Gizlice nişanlı bakıp görmeyi
Bayramlar elime kına sürmeyi
Öyle özledim ki Sivas’ım seni
Sarı buğdayların başak verişi
Orakla ırgadın hona girişi
Madımak yemliği birde çirişi
öyle özledim ki Sivas’ım seni
Eğilip içtiğim pınar suyunu
Kavaklı söğütlü dere boyunu
Düğünde oynardık dello oynunu
Öyle özledim ki Sivas’ım seni
Kıldan yaptığımız çul, semerini
Gece yakarlardı lüks fenerini
Onlara verdiğim alın terini
Öyle özledim ki Sivas’ım seni
Çekirgenin çırçır sesi gelince
Yüzmeye giderdik gölü derince
Yıldız seyrederek uyurdum gece
Öyle özledim ki Sivas’ım seni
Kuzulu koyuna çoban yolladım
Sıcak yal’ı ile iti yallardım
Birde arkasından taşı sallardım
Öyle özledim ki Sivas’ım seni
Değnek ile vurup çelik çelmeyi
Yığardık kapıya tezek kemreyi
Ellikle yapardık ekin dermeyi
Öyle özledim ki Sivas’ım seni
Palansız eşekte yarış yapmayı
Sapanla dallarda kuş avlamayı
Karabaş kangaldan gör havlamayı
Öyle özledim ki Sivas’ım seni
Bahçelerde gece bostan yolmayı
Ortaklaşa toplar yerdik salmayı
Yürekten dilerim orda olmayı
Öyle özledim ki Sivas’ım seni
Vallahi bu hasret zulmetti bana
Baba ocağını özletti bana
Kapıyı bacayı gözletti bana
Öyle özledim ki Sivas’ım seni
Hem köyüm hem ilçem gönlümde Sivas
Bir komşu ölünce kırk günlüktür yas
İşte bu adetler Sivaslıya has
Öyle özledim ki Sivas’ım seni
Kalenin başından bakın gardaşlar
Yaz geldi gurbetçi gelmeye başlar
Telefon teline dizilir kuşlar
Öyle özledim ki Sivas’ım seni
Kayadan kayaya kelik sekmesi
Çift ile tarlaya tohum ekmesi
Ne güzel olurdu başak dökmesi
Öyle özledim ki Sivas’ım seni
Burda geçen sene bıldırdır köyde
Öyle anım var ki doğduğum evde
Yuvarlanır oynardık çayırda göğde
Öyle özledim ki Sivas’ım seni
elincik tarlası sarı nergisi
Çiğdemi nevruzu Allah vergisi
Dersiniz her taraf çiçek sergisi
Öyle özledim ki Sivas’ım seni
Çedene kavurga yine özledim
Halı heybelere azık gizledim
Tuz taşında koyun kuzu tuzladım
Öyle özledim ki Sivas’ım seni
Derede kızakla kaydığım buzum
İte benzese de incedir tazım
Yemliğe bandığım o kaya tuzum
Öyle özledim ki Sivas’ım seni
Sıvası özledim hayalde hasta
Eskiden tel yoktu gelirdi posta
Doktor bulunmazdı ölürdü hasta
Öyle özledim ki Sivas’ım seni
Bekir der her daim sılamda gözüm
Bu kadar hasrete dayanmaz özüm
Sıladan el çektim gülmüyor yüzüm
Öyle özledim ki Sivas’ım seni
Bekir Akbulut
ZEYNEP
Zeynep Bu Güzellik Var Mı Soyunda
Elvan Elvan Güller Biter Bağında
Arife Gününde Bayram Ayında
Zeynep’im Zeynep’im Allı Zeynep’im
Beş Köyün İçinde Şanlı Zeynep’im
Zeynep’e Yaptırdım Altından Tarak
Tara Zülüflerin Bir Yana Bırak
Zeynep’e Gidemem Yollar Pek Irak
Zeynep’im Zeynep’im Allı Zeynep’im
Beş Köyün İçinde Şanlı Zeynep’im
Söğüdün Yaprağı Narindir Narin
İçerim Yanıyor Dışarım Serin
Zeynep’i Bu Hafta Ettiler Gelin
Zeynep’im Zeynep’im Allı Zeynep’im
Beş Köyün İçinde Şanlı Zeynep’im
Kangal’dan Aşağı Mamaş’ın Köyü
Derindir Kuyusu Serindir Suyu
Güzeller İçinde Zeynep’in Huyu
Zeynep’im Zeynep’im Allı Zeynep’im
Beş Köyün İçinde Şanlı Zeynep’im
Kangal Türküsü